DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Çok konuşurdu. Çok doluydu çünkü. Projeler, fikirler, akıllar... Tanıdığım günden beri saatlerce dinledim onu. Hezarfen dediklerinden. Çok şey bilirdi. Bilmediğini hızla öğrenen, bildiğini hızla öğreten bir deliydi."
İlknur Yakupoğlu yöresinin müziğini yaşatmayı kendine sevgi ve sebatla iş edinmiş bir halk müzisyeni. Bunu yaparken geleneksel oturuş kalkışları önemsiyor, kerteriz alıyor. Fakat bir derleme yaparken veya bir şarkı, türkü yazarken içine tavrını, sözünü, hissiyatını katmayı da bir o kadar önemsiyor. “Yeni” bir şey yapmak istediğinde zemininden emin olmayı ve yaptığı şeyin içine sinmesini de…
“Bu kitapları okurken bir kadınlar dünyasına giriyorsunuz, daha doğrusu kadınların görünür şekilde var olduğu bir dünyaya giriyorsunuz, bu güzel bir şey, iyi bir şey; aynen bir müzik grubunda iki cinsten de yakın sayıda müzisyen olunduğunda, mesela dört kadın-üç erkek, beş kadın-altı erkek, kendinizi iyi hissetmeniz gibi…”
Tokarzcuk’un romanını belirli bir kategoriye yerleştirmek mümkün değil. Bir yandan bir dizi cinayet çözülmeye çalışıldığı için bir nevi polisiye. Ama doğada hayvanlarla beraber tek başına yaşama arzusu duyan, bezelye deneyini yeniden yapıp kendi gözlemlerini not alan kadının hikâyesi içinden cinayetlere bakılınca bir nevi masal, tabii yetişkinler için.
© Tüm hakları saklıdır.